Kendi adını taşıyan iç çamaşırı markasıyla adından bahsettiren İpek Kıramer:
“İnsanlar sadece evlendiklerinde geceliğe ihtiyaç duyuyor. Oysa dışımız kadar içimize de özen göstermeliyiz”
– Acısıyla tatlısıyla dolu dolu bir hayat hikayeniz var. Ankara’daki yıllarınıza dönsek, neler söyleyebilirsiniz?
Ankara yıllarım benim için unutulmaz. Kolejde eğitim gördüm. Ankara o zaman herkesin birbirini tanıdığı az ve öz insanın yaşadığı çok müstesna bir şehirdi. O zamanlar internet ve televizyon olmadığı için insan ilişkileri sıcak, samimi ve köklüydü. O yüzden Ankara günlerim çok özel. İlk evliliğim üzüntüyle bitse de unutulmaz.
– Lüks iç çamaşırı ve çeyiz denildiğinde akla gelen ilk isimlerdensiniz. İç giyimi seçmenizin bir sebebi var mıydı?
Yetmişli yılların sonunda çizimlerimi hayata geçirme fikri ile başladı iç giyim çalışmalarım. Türkiye’de haute couture gecelik kültürünün yaygınlaşmasında rol oynadım. İç giyim bir insanın en özeli ve en şık giyim malzemesi. Rahat ve kaliteli iç giyim kişileri motive eder; gününü hazırlar, gecesini güzelleştirir, kendine güvenini artırır.
– Aslan yattığı yerden belli olur derler. Sizce insanlar iç çamaşırlarına yeteri kadar özen gösteriyor mu?
Bunu üzülerek söylüyorum gereken özeni göstermiyoruz. Gösteren insan çok az. Oysa dediğiniz gibi aslan yattığı yerden belli olur. Bizde ise insanlar sadece evlendiklerinde ve çocuk doğurduklarında geceliğe ihtiyaç duyuyorlar. Bu durum ne kadar acı olsa da gerçek.
– Zoru başarmış biri olarak, deneyimlerinizi gençlere aktarmaya nasıl bakıyorsunuz?
Birkaç yıl önce ben de teknoloji dünyasında yerimi alıp web sitesi açtım. Bu sitenin hemen yanına 15 günde bir, işlerimi ve yaşadıklarımı örnekler halinde yazıyorum. Özellikle hanımlarımızın bakmalarını istiyorum. Zor günlerimizde dik durabiliyorsak bizi hiç kimsenin yıkamayacağının formülünü böylelikle elde etmiş oluruz.
‘Aşk, para ve mevkiyle gelmez’
– Yaklaşan Sevgililer Günü münasebetiyle bloğunuzda “Sevgili nasıl seçilir” diye bir yazı hazırlamışsınız. Bunun ipuçlarını bizimle paylaşır mısınız?
Şöhret, para, mevki aşkı hazırlamaz dolayısıyla siz mantık dışı şekilde bir duygu duyuyorsanız buna aşk denir. O zaman mantığınızın bir köşesinde nasıl bir ailesi var, nerelerden gelmişler, aile terbiyeleri nasıl, ne kadar arkadaşı var, psikolojisi ortamlarda değişkenlik gösteriyor mu göstermiyor mu, sizi dinliyor mu diye sorgulamak lazım. Dolayısıyla bu tip özelliklere haiz olan erkekler ve kadınlar eşlerini mutlu ederler diye inanıyorum.
– Başarılı bir iş kadını olarak markalaşmanın önemi için ne diyeceksiniz?
Markalaşmak yılların meselesi. Eğer otuz beş sene geçmiş, hâlâ kalitenizden ödün vermemiş ve işinizin başındaysanız ne mutlu size. Moda sanat işidir, o duyguyu Allah verir. Çalışmanızı dürüstlüğünüzle birleştirirseniz işte o zaman markalaşıyorsunuz.
– Sanal dünyaya taşıdığınız satışlarınız nasıl gidiyor?
Gelecek artık sanal dünyada. Fakat ben o ticareti çok sevmediğim için internetten bizden alışveriş yapanlarla birebir ilişki kurmayı da ihmal etmiyorum. Alışveriş yapanlara benden yazılı kartlar gider. Aldıklarını beğenip beğenmediğini sorarım. Zaten kapımız müşterilerimize daima açık.
– Her zaman zarif ve şık olarak farklı bir kişiliğiniz var. Kendi giyim tarzınızı nasıl tanımlarsınız?
Sade ve klasik biriyim. Ayrıca kendini tanıyan bir insanım. Bir kadın kendini tanıdığı gibi giyinirse kıyafet onu değil o kıyafeti giymiş olur. Kadın kişilik rengine göre giyinmelidir, ben de onu yapıyorum. Her fırsatta sadeliğin muhteşem bir şey olduğunu söylüyorum.
– Bundan sonraki hedefiniz nedir? Yaşadıklarınızı Kitap haline getirmeyi düşünüyormusunuz?
Bundan sonra da yine mücadele, yine mücadele olacak. Egosu önde olan biri değilim, olsaydım her gece bir yerlerde rastlardınız. Benim için işim, dostlarım ve arkadaşlarım önemlidir. İnsanlar, hele hele markalaşmış insanlar, hayatlarına daha çok dikkat etmeli. Çok dikkatli yaşamalı ve saygın olmalı. İş hayatında olan bir insan dürüst olacak. Söz namustur lafı eskidendi artık kalmadı. Kitap yazmayı çok arzu ediyorum. Bunu çok kişi de söyledi. Söyleyenlerin de hemen hepsi yazar dostlarım. İnanın eğer olursa 6 – 7 ciltlik bir roman olur. Onun da adı ‘Hayatım Roman’ olur.
‘Çocuklarıma çok düşkünüm’
– Üç evlat, bir de torun sahibisiniz. Çocuklarınızla aranız nasıl?
Çocuklarıma aşığım. Bir aşkım da daha var, o da dünya güzeli kız torunum. Onlarla çok mutlu oluyorum. Çocuklarıma düşkünlüğüm beni yaşama bağlıyor. Ailemiz gittikçe kalabalıklaşıyor.
Aynı zamanda eve ve mutfağa çok meraklı bir kadınım. İş kadını deyince sakın evini ihmal etti sanmasınlar.
– Birbirinden güzel koleksiyonlara imza atan biri olarak bu yılın çizgileri nasıl olacak?
Bu yıl iç giyim ve dış giyim birbirleriyle çok yakın. Danteller bütün dış giyimlerde kullanılıyor. Renkli ve desenli kumaşların üzerine ekru ve siyah dantelleri bu yıl sık göreceğiz. Dantel dikmek çok özel bir şey, bunu Türkiye’de ilk başlantanlardan biri olarak çok önemsiyorum. Şık gecelikler ancak kaliteli kumaşla gerçekleşir. Yani ucuz bir kumaş ile kaliteli bir kumaşın dikişi aynı olmayacaktır. Dolayısıyla yabancı markalar evvela kumaşa önem veriyorlar. Sonra rengi ve kupa önem veriyorlar.